Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Baştanoğlu, "Yeni Ekonomi Programı’nın (YEP) genel ve sayısal hedefleri, inşaat sektöründe de yavaşlama olacağını gösteriyor.





Sektör ağırlıklı olarak 2019 yılında iyileştirme ve renovasyon çalışmaları ile ön plana çıkacak" dedi.





Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Baştanoğlu, 2018 yılı çatı sektörünü değerlendirerek, 2019 yılı beklentilerini ve öngörülerini açıkladı.





2019 yılında da hedeflerinin büyüme odaklı
olduğunu belirten Baştanoğlu, 2019’da iyileştirme ve renovasyona ağırlık
verilmesi gerektiğini söyledi. Baştanoğlu, kentsel dönüşüm nedeniyle
yenilenmenin yavaşladığını kaydederek, “Yıkılması şart olmayan binalar
güçlendirilmeli. Bu piyasanın da canlanmasına katkı sağlar” dedi.





Avrupa Birliği’nde yenileme pazarı büyüklüğünün
109 milyar euro olduğunu ve bu pazarın neredeyse yarısını Almanya, Fransa ve
İtalya’nın oluşturduğunu söyleyen Baştanoğlu, şöyle konuştu:





“Yenileme pazarı, toplam inşaat sektörünün
yüzde 57’sini oluştururken, bu oranın yüzde 65’i konutlarda gerçekleşiyor.
Türkiye’de ise 10 yıl önce yaklaşık 12 milyar dolar olan yenileme pazarı
2017'de 6 milyar dolara geriledi. Bu rakamlar da 95 milyar dolarlık iç
pazarın yüzde 7’si anlamına geliyor. Oysa bu rakamların, yaklaşık yüzde 25
civarında olması bekleniyor.”





Yüzde 2 büyüme öngörülüyor





Baştanoğlu, sektörün 2019 hedeflerini ise
şöyle açıkladı:





“Yeni Ekonomi
Programı’nın (YEP) genel ve sayısal hedefleri, inşaat sektöründe de yavaşlama
olacağını gösteriyor. Öncelikle özel tüketim harcamalarında 2019 yılında yüzde 2 büyüme
öngörülüyor. Buna göre hane halklarının harcamalarında sınırlı bir büyüme
olabilir. İnşaat sektöründe de 2019 yılında en fazla yüzde 2 büyüme olacağına işaret ediliyor. 2019
yılında kamu yatırımlarında ise yüzde 36,1 daralma
öngörülüyor. Programın kamu mali disiplini hedefi çerçevesinde en çok kamu
yatırımlarının etkilenmesi bekleniyor. Kamu yatırımlarında gerileme, kamu
altyapı ve inşaat harcamalarında da önemli bir küçülme anlamına geliyor. Bu
hedefleri ile Yeni Ekonomi Programı, inşaat sektöründe 2019 yılında küçülme
yaşanma olasılığını dahi içeriyor. Bu duruma göre inşaat sektörü ve çatı
sektöründe de 2019 yılında durağan bir yıl geçirmesi beklenebilir. Tabii
renovasyon projelerinin Türkiye genelinde devam edeceği de öngörülüyor.”





Yakın ve komşu pazarlarda göreceli iyileşme ile AB pazarının ihracat artışına katkı sağladığını belirten Baştanoğlu, döviz kurlarındaki artışın da ihracata destek verdiğini söyleyerek, “Önümüzdeki yıl BEP (Binalarda Enerji Performansı) ile ilgili yeni gelişmeler olabilir. Ancak BEP’in tüm detaylarının ve denetim mekanizmalarının, tüm işlerliği devreye sokularak uygulanması büyük önem taşıyor” diye konuştu.





Gelecek enerji
etkin yapıların olacak





Avrupa Parlamentosu’nun yayımladığı Binalarda
Enerji Performansı direktiflerine göre 31 Aralık 2020 tarihinden itibaren
bütün yeni binaların sıfıra yakın enerjili yapı olmasının planlandığını
hatırlatan Baştanoğlu, şunları söyledi:





“Ülkemizin de gecikmeden bu tür yenilikçi yaklaşımlarla
geleceğini enerji etkin şekillendirmesi önem arz ediyor. Kentsel
dönüşümün 2019’da bu kapsamda ele alınması daha çok
gündeme gelebilir. Bakanlık tarafından yapılan açıklamaya göre, yılda 300 bin konutun
dönüşmesi hedefleniyor. Bugüne kadar dönüşüm projelerinde başta kredi desteği
olmak üzere 8.5 milyar TL kaynak aktarıldığı, gelecek 20 yılda 6.7 milyon
bağımsız bölümün dönüşmesi gerektiği belirtiliyor. 2019'da bakanlığın TOKİ,
Emlak Konut ve İller Bankası ile kentsel dönüşüm ve sosyal konut alanlarında
yeni projeler geliştirmesi bekleniyor. İnşaat arsa ve rant, aşırı lüks veya lüks görünümlü
durumundan çıkarıp bu bir yükselen,  bir
düşen eğriyi akılcı ve ihtiyaca dayalı inşaat yapılması şekline döndürebilirsek
sektörün daha stabil hale geleceğini düşünüyorum. Yüksek marjlı inşaat yapıp
satmak peşinde olan fakat mesleği layıkıyla teknik ekonomik ve estetik anlam da
yapmayan kişi ve kuruluşlardan zarar görüyoruz. Ayrıca kent içinde bütünleşik düşünmeden yani tüm alt
yapı, (temiz su, pis su, trafik, gibi) ve hatta 
olası büyük afetleri bile dikkate almadan yapılan, parsiyel büyük yerleşim
odaklı binalar veya bina bloklarının şehirde faydadan çok zararı oluyor…Şehirlerimizin
belli bir disiplinle imar planlarını uygulayabilmeleri gerek.”