EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü
Cansel Turgut Yazıcı
, Türkiye nüfusunun %95’inden
fazlasının farklı derecelerde deprem riski taşıyan bölgeler içinde yer aldığını
belirterek, beklenen büyük depremin çok sayıda can ve mal kaybına yol açacağını,
ülke ekonomisine etkisinin ise telafi edilemez ölçülere varacağını kaydetti.





Ekonomide yıkıcı etkiler yaratacak





Yıkılan yapılar, ölümle gelen işgücü kaybı, sermaye ve stok kayıpları,
belirsizlikler, oluşan fiziki ve ruhsal şok nedeniyle üretimin durması ve
hizmetlerin sunulamamasının büyük afetlerin olağan sonuçları olduğunu belirten Yazıcı, “Telafisi mümkün olmayan can
kayıplarının yanında ikincil maliyetler ülke geneline büyük yük getirecek.
İkincil maliyetler üretimin yapılamaması nedeniyle ülke ekonomisinde meydana
gelecek makroekonomik ve mali bozulmalardır. Bu maliyetleri bina ve taşınmaz
hasarları, vatandaşların ücret kaybı, köprü, karayolu, demiryolu, iletişim
hasarları, üretim kayıpları, acil durum ve yeniden yapılanma, ürün talep
miktarında azalış, vergi gelirlerindeki değişimlere bağlı olarak milli gelirde düşüş,
enflasyonun yükselmesi, fırsat kayıpları, ihracat-ithalat dengesizliği, güvensizlik
ve belirsizlik ortamı nedeni ile yatırımların durması olarak özetleyebiliriz” dedi.





Kamu maliyesini etkileyecek





Afetlerin kamu maliyesini de ciddi derecede etkileyeceğini ifade eden Yazıcı, şunları kaydetti: “Büyük afetler
ülkelerin ekonomik dengelerini bozuyor. Olumsuz sonuçları minimuma indirmek için
ülkeler fazladan kamu harcamaları yapmak zorunda kalıyor. Türkiye ekonomisinin
GSYH ve tahakkuk eden vergi rakamlarına baktığımızda ve 1. derecede deprem
riski taşıyan 4 büyük ili incelediğimizde olası bir deprem durumunda
oluşabilecek zarar konusunda doğru bir fikir edinebiliyoruz. İstanbul tek
başına GSYH’nın %31,2’sini oluştururken, tahakkuk eden vergi rakamı içinde payı
2018 yılında yaklaşık %43 seviyelerinde. Dört il toplamına baktığımızda,
GSYH’nın %45,4’ünü dört ilin oluşturduğunu, tahakkuk eden vergi rakamının
payının ise 2018 yılında yaklaşık %65,5 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. Bu da
İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Bursa gibi illerimizde olası bir deprem durumda büyük
can ve mal kaybının yanı sıra ekonomik kaybın ülkemiz için ciddi boyutta
gerçekleşeceğini gösteriyor. Bu gerçekler doğrultusunda 1. ve 2. derecede
deprem riski taşıyan illerimizde rantsal değil kentsel dönüşüm acilen hayata
geçirilmelidir.”