Ülkemiz tarihinin en acı ve unutulmaz felaketlerinden biri olan 17 Ağustos depreminin 19. yıldönümünde akla gelen ilk soru binalarımızın beklenen depremlere ne kadar hazır olduğu… Resmi verilere göre Türkiye’de son 114 yılda büyüklüğü 6 ve üzerinde gerçekleşen 56 depremde, 81 bin 637 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, yaşanılan depremlerin nitelikli kentsel dönüşüm için ikaz niteliği taşıdığını ifade etti. Adım adım yaklaşan Marmara depremine de dikkat çeken Tamer Son, resmi verilere göre ülkemizdeki yaklaşık 14 milyon konutun afet riski taşıdığını ve 7,5 milyon binanın ise acilen yenilenmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin en acı felaketlerinden 17 Ağustos depreminin 19. yıldönümü kapsamında açıklamalarda bulunan Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, ülkemizin yüzölçümünün yüzde 92'sinin deprem kuşağında bulunduğunu ve nüfusun yüzde 95'inin deprem tehdidi altında yaşadığını hatırlattı. Resmi verilere göre, Türkiye’de 1903 yılından bu yana geçen 114 yılda büyüklüğü 6 ve üzerinde gerçekleşen 56 depremde, 81 bin 637 kişinin yaşamını yitirdiğini söyleyen Tamer Son, yaşanılan depremlerin kentsel dönüşüm için ikaz niteliği taşıdığını vurguladı. Son, henüz geçmiş acıların yaralarını saramamışken adım adım yaklaşan Marmara depremi başta olmak üzere olası tüm depremlerin çözümünün nitelikli kentsel dönüşüm olduğunun altını çizdi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 20 milyon konut bulunduğunu ifade eden Son, 2000 yılı sonrasında inşa edilen konutlar hariç tutulduğunda geriye kalan 14 milyon civarındaki konutun afet riski taşıdığına dikkat çekti. Son, malzeme kalitesi yeterli ölçüde olmayan ve mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılar dahil olmak üzere deprem dayanıklılığı düşük yaklaşık 7,5 milyon konutun ise acilen yenilenmesi ya da güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Son, bu noktada kentsel dönüşüm sürecinde Deprem Yönetmeliği’ne uygun güvenli binaların inşa edilmesinin kritik önem taşıdığını belirtti.

Kentsel dönüşümün hızlanması için acil eylem planı şart

Beklenen büyük deprem nedeniyle özellikle İstanbul’da kentsel dönüşümün çok daha hızlı ve planlı bir şekilde işleyebilmesi için acil eylem planı uygulanmasının şart olduğunu söyleyen Son, “2012 yılında başlatılan kentsel dönüşümde Türkiye’de yenilenmesi hedeflenen 7,5 milyon binaya karşın, bugüne kadar kentsel dönüşüm sürecine girebilmiş bina sayısı çok sınırlı kaldı. Ülke genelindeki ve özellikle İstanbul’daki eski binaların acil olarak yenilenmesi gerekiyor. İnşaat sektörünün önünün açılması ve sürecin kolaylaşması kaybedilen zamanın bir nebze de olsa telafisini sağlayabilir. Unutmamak gerekiyor ki, eğer depremde İstanbul büyük zarar görürse Türkiye ekonomisi tehlikeye girer” şeklinde konuştu.

Konut seçerken hem statik hem de estetik değerler sorgulanmalı

Binaların deprem anında kaçılacak değil, aksine içine güvenle sığınılacak güvenli liman olması gerektiğini belirten Son, sözlerine şöyle devam etti; “Kentsel dönüşüm, deprem gerçeği ile yaşayan Türkiye için adeta milli bir dava olmalı ve ayrı yönetilmeli. Yönetmelikler bu çerçevede yeniden düzenlenmeli. Tüketicilerin de kentsel dönüşüm sürecinde binalarını yeniletirken ya da konut seçerken hem statik hem de estetik değerleri sorgulamaları gerekiyor. Zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli ve sürdürülebilir olmasının en önemli teminatı. Bu nedenle mühendislik ve mimarlık hizmetlerine gereken önemi veren inşaat firmalarını tercih etmek çok önemli. Ayrıca kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm fırsatı olarak düşünmemek gerekiyor.’’

Dönüşümün bir fırsat olduğunun ve iyi bir şekilde planlanması gerektiğinin altını çizen Son, bu sürecin kamuoyuna doğru aktarılmasının önemine değindi. Yıllardır göz ardı edilen deprem gerçeği ve kentsel dönüşüm konusunda hızlı bilinç artışı sağlamak amacıyla kamuoyu bilgilendirme kampanyaları planlanmasının faydalı olacağını vurgulayan Son, “Ailelerimizi, çocuklarımızı, öğrencilerimizi ve çalışanlarımızı bu konuda bilinçlendirmemiz gerekiyor. Bu kritik süreçte hiçbir kişi ya da kurumun vatandaşlarımızın güvenli ve sağlıklı konutlarda yaşama hakkı ile oynamasına izin verilmemeli’’ diyerek sözlerini sonlandırdı.

Çukurova Gayrimenkul Hakkında

İnşaat sektöründe 1993 yılından beri faaliyet gösteren SON Grup bünyesindeki Çukurova Gayrimenkul, bugüne kadar Adana, Mersin ve İstanbul’da pek çok prestijli konut projesine imza attı. Mersin’de hayata geçirilen bir yazlık projesi olan Liparis 2 ve Liparis 4 ile sektöre giriş yapan Çukurova Gayrimenkul, Adana'da proje ortaklarıyla birlikte TMT Park Life, TMT Gölvadi, Yüzevler, Platinkent, Eserkent, Çukurova Residence, Çukurova Kent, Çukurova Park, Çukurova Villaları gibi nitelikli konut projeleri gerçekleştirdi. Kartal’da inşa ettiği adalar ve deniz manzaralı Adanuspark ile rotasını İstanbul’a çeviren ve ardından yine bölgenin sembol projelerinden Çukurova Tower’ı hayata geçiren Çukurova Gayrimenkul, Kartal’daki üçüncü projesi Çukurova Balkon’u 2017 yılında tamamladı. Kentsel dönüşüme odaklanan Çukurova Gayrimenkul, 25. yılını kutlayacağı 2018 yılında İstanbul’un en değerli bölgelerinden Kartal, Beylerbeyi ve Çengelköy’de üç yeni projeye imza atmaya hazırlanıyor. Yenilikçi, çevreci ve müşteri odaklı bir yaklaşımla faaliyetlerini sürdüren Çukurova Gayrimenkul, şehircilik anlayışına sahip projelerini insana ve doğaya saygılı konseptlerle geliştiriyor. Keyifli ve kaliteli yaşam alanlarını kârlı yatırım fırsatları ile birleştirmeyi misyon edinen Çukurova Gayrimenkul, bilgi birikimini ve deneyimini estetik, teknoloji, lüks ve konfor ile bütünleyerek bulunduğu bölgeye değer katan modern projeler inşa ediyor. Bu çerçevede bir yandan gayrimenkul sektörünün hızla geliştiği Adana’da projeleri devam eden Çukurova Gayrimenkul, merkez olarak konumlandırdığı İstanbul’un cazip bölgelerinde yeni konut projeleri gerçekleştirmeye devam ediyor.

www.cg.com.tr