Son yıllarda gençler arasında evlenmeme eğilimi, sadece sosyal ya da kültürel faktörlerden değil, ekonomik zorluklardan da kaynaklanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, gençlerin birbirlerini beğenmediklerini ve evlenmediklerini dile getirmesi, bu sorunun yalnızca psikolojik ya da bireysel sebeplerle açıklanamayacağını gösteriyor. Aslında, ekonomik zorluklar evliliğin önündeki en büyük engellerden biri haline gelmiş durumda. Türkiye'deki enflasyonun etkisiyle birlikte, evlilik maliyetlerinin son yıllarda önemli bir şekilde artması, bu sorunun temel nedenlerini açıklıyor.
Peki, evlilik maliyetlerindeki bu artış ne kadar büyük? Son altı yıl içinde, nikah ve düğün gibi evlilikle ilgili temel giderlerde büyük bir yükseliş yaşandı. 2018 yılında ortalama bir nikah töreninin maliyeti, birkaç bin lira civarındayken, 2024 itibarıyla bu rakam neredeyse 6 katına çıkarak yüzde 870 oranında bir artış gösterdi. Bu oran, sadece düğün masraflarını değil, aynı zamanda evlenme işlemlerinin tüm aşamalarını kapsıyor. Nikah salonu kiralama ücretleri, düğün organizasyonları, davetiyeler, gelinlik ve damatlık gibi temel masraflar, gençlerin bütçelerini zorluyor.
Ekonomik anlamda yaşanan bu tıkanıklık, birçok gencin evlilik kararını ertelemesine ya da hiç evlenmeme yönünde tercih yapmasına sebep oluyor. Bu durum, toplumsal yapıyı da doğrudan etkileyen bir sorun haline gelmiş durumda. Evlilik, toplumsal normlar ve bireysel değerler açısından önemli bir adım olsa da, her geçen yıl artan maliyetler, gençlerin bu adımı atmalarını giderek daha zor hale getiriyor. Bunun yanı sıra, evliliklerin getirdiği maddi sorumluluklar ve ekonomik yük, özellikle dar gelirli aileler için önemli bir engel teşkil ediyor.
Gençlerin evlenme kararlarını etkileyen bir dizi faktör bulunuyor, ancak ekonomik sıkıntılar, bunların başında geliyor. Yüksek evlilik maliyetleri, yalnızca bireysel bir mesele değil, toplumun genel refahı ve demografik yapısı üzerinde de uzun vadeli etkiler yaratabilecek bir sorun. Bu sorunun çözülmesi için, gençlerin evlenme maliyetlerini karşılayabilmelerine yardımcı olacak adımların atılması büyük önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmalarda sıklıkla evlilik ve çocuk konularına değinerek, Türkiye'deki demografik değişimlere dikkat çekmektedir. Son olarak, evlenme oranlarındaki düşüş ve boşanma oranlarındaki artışa değinirken şunları söylemişti:
“Bizim şu anda üzerinde durduğumuz bir konu, gençler nedense evlenmiyor. Boşanmalar da artıyor. Bunu aşmamız lazım. Maalesef kızlara erkek, erkeklere kız beğendiremiyoruz. Ben 25 yaşında evlendim. Ama şimdi bakıyoruz 30, 35, 40... Alıp başını gidiyor. Bir an önce evliliği yapmak lazım.”
Son yıllarda evlilik oranlarının azalması, boşanma oranlarının artması ve nüfus artış hızının düşmesi, Türkiye'de evlilik ve aile yapısının dönüşümüne yol açan önemli bir toplumsal soruna dönüşmüş durumda. Veriler, evlenmenin ekonomik zorluklar ve toplumsal değişimlerle nasıl daha zor hale geldiğini net bir şekilde gösteriyor.
Evlenme ve Boşanma Oranlarındaki Düşüş
TÜİK verilerine göre, Türkiye'deki evlenme oranları yıllar içinde azalmış durumda. 2001 yılında 1.000 kişi başına düşen evlenme sayısı 8,35 iken, 2023 yılında bu oran 6,63’e geriledi. Aynı dönemde boşanma oranları ise artmış. 2001'de 1.000 kişi başına 1,41 boşanma yaşanırken, 2023'te bu oran 2,01’e çıkmış. Kısacası, evlilik sayıları düşerken, boşanma oranları yükselmiş durumda.
Evlilik süresine göre boşanma oranlarını incelediğimizde, 2023 yılında gerçekleşen boşanmaların yüzde 55,1’inin evliliğin ilk 10 yılında meydana geldiği görülüyor. Bu, özellikle kısa süreli evliliklerde boşanma oranlarının yüksek olduğuna işaret ediyor.
Çocuk Sahibi Olma Oranındaki Düşüş
Türkiye'deki doğurganlık oranı da hızla düşmekte. 2001 yılında bir kadının doğurganlık çağında ortalama olarak doğurabileceği çocuk sayısı 2,38 iken, 2023 yılı itibarıyla bu oran 1,51'e gerilemiş. Bu oran, nüfusun yenilenme düzeyini gösteren 2,10 seviyesinin çok altında kalmakta. 2023 yılında doğan çocuk sayısının 1 milyonun altına düşmesi, Türkiye'nin gelecekteki demografik yapısının önemli bir sorunu haline geliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaptığı 2023-2100 nüfus projeksiyonlarına göre, mevcut demografik yapının devam etmesi halinde, Türkiye'nin nüfusu 2030 yılında 88 milyon 188 bin 221 kişiye ulaşacak, ancak 2050'li yılların ortasında nüfus artışının durması ve 2100 yılında 77 milyonun altına düşmesi bekleniyor.
Aile Yapısındaki Değişim
Son yıllarda Türkiye'deki aile yapısında da önemli değişiklikler gözlemleniyor. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre, 2008 yılında 4 kişi olan ortalama hanehalkı büyüklüğü, 2023 yılında 3,14 kişiye düştü. Ailelerin küçülmesi, aynı zamanda gençlerin bağımsızlıklarını kazanma konusunda yaşadıkları zorlukları da gözler önüne seriyor.
OECD verilerine göre, Türkiye'de 15-29 yaş aralığında ne eğitimde ne de istihdamda yer alan gençlerin oranı yüzde 27,93 ile diğer ülkelerden oldukça yüksek. Bu, gençlerin eğitim, iş gücü piyasası ve aile yaşamı gibi alanlarda karşılaştıkları engellerin, toplumda yeni aile kurma sürecini ne denli zorlaştırdığını gösteriyor.
Ev Kurmanın Yüksek Maliyeti
Evlilik ve aile kurma süreçleri, Türkiye’de özellikle gençler için ekonomik açıdan zorlu bir hale gelmiş durumda. Gençlerin bir yuva kurabilmesi için gereken maliyetler, son yıllarda önemli ölçüde artmış. 2018 yılında İstanbul’daki Kadıköy Belediye Nikah Salonu'nda hafta içi yapılan bir nikahın ücreti 268,5 TL iken, bu yılın başında aynı salon için ücret 2.605 TL’ye yükselmiş. Şişli'deki nikah salonlarında da fiyatlar aynı şekilde artış göstermiş, 2018'de 150 TL olan fiyat, 2024'te 1.300 TL'ye çıkmış.
Düğün organizasyonlarına bakıldığında ise maliyetler daha da yüksek. 2018 yılında yaklaşık 400 TL olan çeyrek altın fiyatı, 2024’te 5.000 TL’ye yaklaşmış durumda. Bu fiyat artışları, gençlerin bir yuva kurarken karşılaştıkları ekonomik engelleri daha da büyütüyor.
Kira ve Yaşam Maliyetlerinin Artışı
Son yıllarda Türkiye’deki yaşam maliyetleri de hızla artmış durumda. Endeksa verilerine göre, 2019 yılında Türkiye’de ortalama kira 1.810 TL iken, 2024 yılı itibarıyla bu rakam 19.705 TL'ye çıkmış. 2019'da asgari ücretle çalışan bir kişi, kirayı kolaylıkla ödeyebilirken, 2024'te asgari ücretin 17 bin TL olmasıyla birlikte, kirayı ödemek bile zorlu bir hal almış durumda.
Mobilya ve ev eşyaları gibi temel ihtiyaçların fiyatları da yükselmiş. TÜİK’in TÜFE verilerine göre, son 5 yıl içinde yatak, yemek ve oturma odası mobilyalarında fiyat artışı yüzde 555 seviyelerinde olmuşken, beyaz eşya ve küçük ev aletlerinde bu oran ortalama yüzde 615 civarında. Bu da ev kurmanın ekonomik olarak ne denli zorlaştığını gözler önüne seriyor.
Gençlerin Aile Evinden Ayrılma Zorluğu
OECD verilerine göre, 2006 yılında Türkiye'de 20-29 yaş aralığında ailesiyle yaşayan gençlerin oranı yüzde 42 iken, 2022 yılında bu oran yüzde 56'ya çıkmış. Gençlerin ailelerinden bağımsız bir yaşam kurma oranının artması, hem ekonomik hem de kültürel zorluklarla doğrudan ilişkilidir. Aileler küçük olsa da, gençlerin kendi başlarına yaşam kurma konusunda yaşadıkları zorluklar, evlilik ve aile kurma süreçlerini önemli ölçüde etkiliyor.
Türkiye’de evlilik ve aile kurma konusunda karşılaşılan ekonomik engeller, toplumsal değişimler ve kültürel faktörler, gençleri evlilikten uzaklaştırmakta ve aile yapısını değiştirmektedir. Bu değişimler, gelecekte Türkiye’nin demografik yapısına büyük etki edecek gibi görünüyor.