Diğer sektörlere göre çok daha hızlı karar almak zorunda olan, iş başarısı için çalışanların kenetlenmesi ve çalışan bağlılığının doruk noktada olması gereken inşaat sektöründe, aile şirketleri farkını ortaya koyuyor.


Temellerini babası İsmail Cemal Kuru’nun attığı, Başkent’in en köklü aile şirketlerinden biri olan İCK Yapı’yı gelecek nesillere hazırlayan Cemal Kuru, yurt genelindeki aile şirketlerinin yüzde 16’sının inşaat sektöründe olduğunu kaydetti.

Kuru, sektördeki başarı grafiklerine bakıldığında artan rekabette iş paylaşımını etkin planlayan, birbirine tutkun, geçmiş tecrübelere ve emeğe saygı duyan kişilerden oluşan aile şirketlerinin ön plana çıktığını ifade ederek, şunları söyledi:

“Aile şirketlerinin hızlı karar alabilmeleri, aile değerleri etrafında kenetlenerek, başarıya odaklı bir ekibe ve üst seviyede çalışan bağlılığına sahip olmaları; bunun yanı sıra şirketi kendi aile itibarları ile özdeşleştirerek şirketin başarısını özel hayatlarının da önünde tutması, başarıda önemli rol oynuyor.

İşte bu yüzden, dünya devi şirketler ‘Biz kocaman bir aileyiz’ mesajı veriyor. Bana kalırsa, bir aile şirketinde yer almanın en büyük artısı işi ustasından öğreniyor olmanız. Tüm bunlar inşaat sektöründe çok daha önem kazanıyor. Çünkü yüzlerce kalem var, çalışan çeşitliliği oldukça fazla ve daha dinamik pazarlama gerekiyor. Bizde de ağabeylerim, Davut Kuru ve Eyüp Kuru ile elbirliği ve özenle büyüttüğümüz İCK Yapı’yı bugünlere getirebilmemizin arkasında babam İsmail Cemal Kuru’nun tecrübeleri yatıyor.

Kenetlenme duygusuyla inşaat ve turizm sektörüne 40 yılda çok sayıda konut, ofis ve otel projesi kazandırmış olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Dileğimiz, hem büyüklerimizin emeklerine duyulan saygıyı ifade eden hem de ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan aile şirketlerinin nesiller boyu yaşaması. Biz de, babamdan aldığımız bu emaneti sonraki kuşaklara aktararak, örnek bir aile şirketi olan İCK Yapı’nın varlığını devam ettirmesini hedefliyoruz.”

Cemal Kuru, Türkiye’de üçüncü kuşağı görebilen aile şirketlerinin oranının yüzde 13’ü geçmemesinin Türk ekonomisi için en büyük handikaplardan biri olduğunu da ifade ederek, “Şirketlerin kuşaktan kuşağa aktarılması güçlü bir toplum için büyük önem ifade ediyor. Deneyimini bir sonraki nesle aktaramayan firmalar, sahneden hızla çekiliyor. Oysa gelişmiş ekonomilere baktığınızda en dikkati çeken özellikleri asırlık aile şirketlerine sahip olmaları” dedi.