Türkiye'de emlak işi yapan binlerce insan var. Birçok farklı sektördeki insanların yanı sıra hiç iş deneyimi olmamış insanları da çeken bir iş emlak.
Vaatleri çok çekici bir defa. Hadi onlara bir bakalım,
- Kendi işinin sahibi olacaksın,
- Patron olacaksın,
- Sınırsız kazanacaksın,
- Asistanlarla işini büyütebileceksin,
- Yabancılara buradan, yerlilere yurt dışından mülk satacaksın,
- Portföyünde milyon hatta milyar değerinde mülkler olacak,
- Başka bir sektörde tanışamayacağın insanlarla tanışacaksın,
- Herkesin emlakla ilgili bir ihtiyacı ya da ihtiyacı olan bir tanıdığı var,
- Etki çevren sana kazandıracak,
- Yeni oluşturacağın çevre sana kazandıracak,
- Onlarca, yüzlerce danışmanın olacak, gibi cazip vaatler...
Vaatler gerçekçi mi evet, hiçbiri yalan değil, hepsine kavuşulabilir emlak işinde, biri yapmışsa, diğerleri de yapabilir, öyle değil mi? Peki o halde şu soru akla geliyor. Neden emlak işi yapan binlerce insanın çok azı bu vaatlere kavuşabiliyor? Tabi bu soruyla beraber başka sorular da ortaya çıkıyor. Neden çoğunluk az kazanıyor? Neden çoğunluk başarısız?
'Neden' hayatın en zor sorusudur. Düşündüren, sorgulatan bir sorudur 'Neden' sorusu. Tüm emlak uzmanları Ticaret Bakanlığından onaylı yetki belgesi almıyor mu alıyor. Bu belgeleri almak için belli bir mesleki bilgi düzeyine ihtiyaç var mı var. Peki herkes aynı bilgi düzeyine sahip olup yetki belgesini alma başarısı gösteriyorsa neden bu çekici vaatlere kavuşanlar azınlıkta kalıyor?
Markalara bakalım. Yerli ya da yabancı markaların eğitimlerini alan emlak uzmanlarının hepsi neden bu vaatlere kavuşamıyor? Çok kazanan, çok başarılılar neden çok az sayıda? Gel de düşünme, gel de sorgulama değil mi? :)
Emlak danışmanlığı mesleği hakkında nadiren tartışılan şey, bu işte başarılı olamayan danışmanların endişe verici yüzdesi. İlk 5 yıl içinde işinde başarısız olan danışmanların yüzdesi % 85-90 arasında değişmekte. 10 yeni danışmandan 9’u başarısız olmakta.
'Hocam ben emlak işini çok seviyorum' Seviyorsun da, bence yeterince sevmiyorsun. Yeterince sevsen eyleme geçersin. Öğrenmenin peşinde olursun. Uygulamaya koyma gücün olur. Hedef yaparsın, plan oluşturursun, bir programın olur. Göğsünü gere gere ben emlak işindeyim dersin, yaptığından utanmazsın, kendinden emin, güven veren bir duruşun olur.
'Hocam ben emlak işine çok inanıyorum, isteyerek bu işe girdim' İnanıyorsun da, yeterince inanmıyor, yeterince istemiyorsun. Yeterince sevsen rutinlerin olur. Sabah erken saatte kalkar, sabah sporunu hayatına dahil edersin, sonuçta enerjik olmak gerek. En geç 9'da ofiste olursun, çalışma bölgene çıkar, her gün 5 yeni müşteriyi, 5 mevcut müşterini ararsın.
Çok seviyorum, çok inanıyorum, çok istiyorum hepsi olmalı da yeterince değilse pek de işe yaramıyor. Hepsi harekete geçirecek kadar yeterince çok olmalılar. Nasıl yapacağını bilmiyorsan öğrenmek için, biliyorsan uygulamaya koymak için yeterince çok sevmeli, inanmalı ve istemelisin. Bunun içinde bilinç gerekli. İsteklerimiz, bilincimiz, inancımız ile paralel olduğu zaman istediklerimizi elde edebiliriz.
"Emlak işini sevmek, istemek, inanmak, tüm bunlar kolay olan şeyler. Çoğu kişi bunların arkasına sığınarak zor olanları yapmıyor. Oysa ki eyleme geçmeden yalnızca kolay olanlarla zirveye çıkılmaz. Sevmek, istemek, inanmak ve bilinç birlikte olduğunda eylemler başlar ve zirve görünür olur." Hilmi IŞIKÖREN
Milyon Cirolar üreten ve tümü kendi işini yapan girişimcilerden oluşan Emlak Profesyonellerine Eğitim ve Mentorluk yaparak yol gösteren deneyimli bir uzmana ulaşmak için:
Emlak Eğitmeni ve Mentoru: Hilmi Işıkören
www.onlineemlakakademi.com
Mail: [email protected]
WhatsApp: 0 532 374 10 70